12 Ağustos 2010 Perşembe

Shalom Aleyhem'den Damdaki Kemancı'ya

Shalom Aleyhem ibraniceden barış üzerinize olsun diye çevrilse de İslam dünyasının kullandığı Selamın Aleyküm ile aynı anlamı taşımaktadır. Ne zaman bu kelimeleri duysam aklıma Topol'un müthiş oyunu ile seyrettiğim Damdaki Kemancı (Fiddler On The Roof) gelir. Tabi ki bu çağrışım boşuna değil Damdaki Kemancı kitabının yazarının adı da Sholom Aleichem'dir(Şolem Aleyhem). Çağrışım isim benzerliğinden ileri gelmekteydi. Bu film TRT de oynamıştı. Beta video kayıt cihazı ile kaydetmiş ve filmi defalarca seyretmiştim. If I were a rich man'i türkçe olarak da ingilizce olarak da ezbere bilirdim. Şarkıları ezbere bilirdik bilmesine ama yahudi kimdir, ermeni kimdir bilmezdik.




Okulda da bir çok arkadaşımız vardı müslüman olmayan. Müslüman olmadıklarını bilirdik ama aklımız gelmezdi Ermeni misin ya da yahudi misin diye sormak. Dinlerini sorduğumuzdan değil onların gayri müslim olduklarını bilmemiz, sadece din dersine girmediklerinden haberimiz olurdu. Farklı gözle bakmazdık ki, ne farkederdi nerede doğduğu, hangi kutsal kitaba inandığı.
Peki nasıl geldik bu duruma, herkesi bizden gördüğümüz o yıllardan şimdiki "Aleyküm selam" derken kürt müdür, laz mıdır, ermeni midir diye merak etmeye başladığımız zamanlara.

Eskiden sadece biz varken niye artık bizimkiler ve diğerleri var. Niye artık laik ve dinci diye ayrılır olduk.

Laik diyince de aklıma Uğur Mumcu gelir. 90'lı yılların başı idi. Mimarlık Amfisinde yazarlar geliyor demişler büyük bir heyecanla gitmiştik izlemeye. Amfiye yerleşip beklemeye başlamıştık, merak ediyorduk ne diyecekler diye. İki önemli yazardı gelen. Biri Uğur Mumcu diğeri de Abdurahman Dilipak'tı. Dilipak söz almış anlatmaya başlamıştı, dinden yönetime anlatıyorda anlatıyordu. Bir ara ben laik değilim dedi. Donup kalmıştık ne demek istiyor bu adam diye. Uğur Mumcu sözü almıştı. Hafifçe Dilipak'a dönerek insanlar laik olmaz, devletler laik olur o yüzden senin laikliğin de beş para etmez diye o gür sesi ile amfiyi inletmişti.
O söyleşiden bir şeyler öğrenmiştik. Ama tek biz değildik bir şeyler öğrenen. Yıllar, yıllar sonra Dilipak'ı televizyonda saçlarına ak düşmüş olarak tekrar gördüm. Anlatıyordu Devletler laik olur şahıslar laik olmaz diye. Tabii ki Mumcu'nun çizgisine gelmemiş bu bilgiyi kendi düşünce sistemine göre adapte etmişti ama olsun bu şekilde yaklaşırdı insanlar birbirine. Küçük adımlar atarak.

Şimdi ise koca koca adımlar atıyoruz. Atıyoruz atmasına ama birbirimize doğru değil. Birbirimizden uzaklara doğru.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder